Edinilmiş Mala Yapılan Katkı | Öncelik-Sonralık Kuralı
- Av. Enes Çetinkaya
- 9 Eki
- 4 dakikada okunur

Edinilmiş Mala Yapılan Katkıda Öncelik-Sonralık Kuralı
Giriş
Mal rejimi tasfiyesi davalarında, bir eşin kişisel mal varlığıyla (evlilik öncesi birikim, miras, bağış vb.) diğer eş adına kayıtlı bir mala yaptığı katkıyı ispatlaması, davanın en kritik aşamasını oluşturur. Özellikle elden yapıldığı iddia edilen ödemeler veya karmaşık banka hareketleri söz konusu olduğunda, katkı ile malın alımı arasındaki doğrudan bağlantıyı (illiyet bağı) kurmak zorlaşabilir. İşte bu noktada Yargıtay'ın istikrarlı içtihatlarıyla şekillenen "öncelik-sonralık kuralı", iddia sahibi eş için güçlü ve somut bir ispat yöntemi olarak öne çıkmaktadır.
Bu yazı, mal rejimi davalarında ispat yükünü yerine getirmede stratejik bir öneme sahip olan öncelik-sonralık kuralını, Yargıtay kararları ışığında ve uygulanması için gereken delillerle birlikte detaylı bir şekilde ele alacaktır.
Bölüm 1 - TMK m. 222 Karinesi ve İspat Yükü
Mal rejimi tasfiyesine ilişkin davalara başlarken temel alınması gereken yasal ilke, Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 222. maddesinde yer alan karinedir. Bu maddeye göre, "Bir eşin bütün malları, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal kabul edilir".
Bu yasal karinenin pratik sonucu şudur: Mahkeme, evlilik birliği içinde edinilmiş bir malın, tarafların ortak emeğiyle alındığını ve paylaşıma tabi olduğunu varsayar. Dolayısıyla, bu malın alımına kişisel malıyla katkıda bulunduğunu öne süren eş, bu iddiasını ispatlamakla yükümlüdür. İspat yükünün bu şekilde net olarak iddia sahibine yüklenmesi, delillerin eksiksiz ve ikna edici olmasını zorunlu kılar. Öncelik-sonralık kuralı, bu ispat yükümlülüğünü yerine getirmede kullanılan en etkili araçlardan biridir.
Bölüm 2 - Öncelik-Sonralık Kuralı Nedir ve Yargıtay'ın Yaklaşımı
Öncelik-sonralık kuralı, temel olarak iki finansal işlem arasındaki zamanlama ilişkisine dayanan bir ispat yöntemidir:
Katkıda bulunduğu iddia edilen kişisel mal niteliğindeki paranın bankadan çekilmesi veya başka bir kişisel malın (örneğin bir aracın veya arsanın) satılması.
Tasfiyeye konu olan edinilmiş malın (örneğin bir evin veya arabanın) satın alınması.
Bu iki işlem arasında geçen sürenin kısa olması, Yargıtay tarafından paranın söz konusu malın alımında kullanıldığına dair güçlü bir karine olarak kabul edilmektedir. Yargıtay, bu durumu "hayatın olağan akışına uygun" olarak değerlendirir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin konuya ilişkin bir kararında bu ilke net bir şekilde ifade edilmiştir: "...çekilen paralarının taşınmazların edinme tarihine yakınlığı, öncelik-sonralık ilişkisi göz önünde bulundurulduğunda taşınmazların edinilmesinde kullanıldığının kabulü gerekir." (2021/5361 E.).
Benzer şekilde, Yargıtay 8. Hukuk Dairesi'nin bir başka kararında, taşınmaz alımından bir gün önce hesaptan çekilen parayla ilgili olarak, "...çekilen bu paranın anılan taşınmazın alımına harcandığının ve hayatın olağan akışına uygun bulunduğunun kabulü gerekmektedir" (2011/6653 E.) denilmiştir.
Bu kararlar, kişisel malın tasfiyesi ile yeni malın edinilmesi arasındaki zaman farkının az olmasının, mahkeme nezdinde iddiayı büyük ölçüde ispatladığını göstermektedir.
Bölüm 3 - Kuralın Uygulanması İçin Gerekli Deliller
Öncelik-sonralık kuralını ileri sürebilmek için, iddiayı somut ve resmi belgelerle desteklemek esastır. Bu ispat zinciri, birbiriyle uyumlu delillerden oluşmalıdır.
3.1. Banka Kayıtları: İspat Zincirinin İlk Halkası
İspatın temelini, paranın hareketini gösteren finansal belgeler oluşturur. Bu kapsamda mahkemeye sunulması gereken en önemli delil banka kayıtlarıdır.
Paranın Kişisel Mal Niteliğini Gösteren Kayıtlar: Katkı olarak kullanıldığı iddia edilen paranın kaynağının kişisel mal olduğunu (örneğin, evlilik öncesi birikim, miras veya bağış) kanıtlayan hesap dökümleri sunulmalıdır.
Para Çekme İşlemini Gösteren Dekont: Paranın hesaptan fiziki olarak çekildiği veya başka bir hesaba transfer edildiği tarihi ve miktarı net bir şekilde gösteren banka dekontu veya işlem kaydı, davanın kilit delilidir.
3.2. Tapu Kayıtları ve Satış Sözleşmeleri: İspat Zincirinin İkinci Halkası
İspat zincirinin ikinci ve tamamlayıcı halkası, edinilen malın alım tarihini kesin olarak belgelemektir.
Tapu Kaydı: Dava konusu taşınmazın tapu kaydı getirtilerek, mülkiyetin hangi tarihte ve kimin adına tescil edildiği resmi olarak ortaya konulur.
Bu iki grup delil karşılaştırıldığında, bankadan paranın çekildiği tarih ile tapunun alındığı tarih arasındaki kısa süre (örneğin birkaç gün), öncelik-sonralık kuralının somut ispatını teşkil eder.
3.3. Bilirkişi Raporu: Finansal Akışın Teyidi
Banka kayıtları ve tapu belgeleri arasındaki finansal bağlantının teknik olarak analizi ve raporlanması için mahkemeden bilirkişi incelemesi talep edilmesi, Yargıtay'ın da sıklıkla vurguladığı bir yöntemdir. Konusunda uzman bir bankacı veya mali müşavir bilirkişi, dosyaya sunulan tüm belgeleri inceleyerek;
Paranın kişisel mal niteliğini,
Hesaptan çekilen miktar ile malın alım bedeli arasındaki ilişkiyi,
İşlemler arasındaki zamanlamanın uyumunu, objektif bir şekilde ortaya koyan bir rapor hazırlar. Bu rapor, hâkimin karar vermesinde önemli bir rol oynar.
3.4. Tanık Beyanları: Destekleyici Unsur
Yargıtay, mal rejimi davalarında tek başına tanık beyanlarını iddiayı ispatlamak için yeterli görmemektedir. Soyut tanık ifadeleri, somut ve yazılı delillerle desteklenmedikçe esas hakkında karar verilirken dikkate alınmauabilecektir. Ancak tanık beyanları, mevcut delil zincirini güçlendirmek için kullanılabilir. Örneğin, paranın bankadan çekildikten sonra fiziken diğer eşe teslim edildiğine veya birlikte emlakçıya gidildiğine dair görgüye dayalı tanıklıklar, banka ve tapu kayıtlarını destekleyici bir unsur olarak değer kazanabilir.
Sonuç
Mal rejimi tasfiyesi davalarında ispat yükü, iddia sahibi eşin üzerindedir. Yargıtay'ın içtihatlarıyla geliştirilen "öncelik-sonralık kuralı", bu yükümlülüğü yerine getirmek için somut ve etkili bir yol sunmaktadır. Kişisel mal niteliğindeki bir paranın bankadan çekilmesi ile edinilmiş bir malın satın alınması arasında kısa bir süre bulunması, bu paranın malın alımında kullanıldığına dair "hayatın olağan akışına uygun" güçlü bir delil teşkil eder.
Bu kurala dayanan bir iddianın başarısı; paranın kaynağını ve çekilme tarihini gösteren banka kayıtları ile malın alım tarihini gösteren tapu gibi resmi belgelerin eksiksiz bir şekilde mahkemeye sunulmasına bağlıdır. Bu deliller bir bütün olarak değerlendirildiğinde, TMK m. 222'deki yasal karine çürütülebilir ve kişisel maldan yapılan katkının karşılığı olan alacak hakkı güvence altına alınabilir.
Av. Enes ÇETİNKAYA
Yorumlar